Bakan Bolat, İİT Üyesi Devletler Arasında Tercihli Ticaret Sistemi (TPS-OIC) Ticaret Müzakereleri Komitesi 3. Bakanlar Toplantısı'nın açılışındaki konuşmasında 42 ülkeden toplantıya katılım olduğunu kaydetti.
Konuşmasına İsrail'in başta Gazze'de, sonrasında Refah'ta asrın en hoyrat katliamlarından birine imza attığını anımsatarak başlayan Bolat, abluka nedeniyle zaten bir açık hava hapishanesi olan Gazze'nin devasa bir kadın ve çocuk mezarlığına çevrildiğini söyledi.
Bölgede yaşanan drama dikkati çeken Bolat, "Kuvözdeki bebekleri öldürecek, hastaneleri, ibadethaneleri, yardım malzemesi götüren kamyonları dahi bombalayacak, gıda sırası bekleyen masum sivillerin tepesine bomba yağdıracak kadar insanlıklarını kaybettiler." dedi.
İsrail yönetiminin ve ordusunun, daha fazla kan dökülmeden, daha fazla çocuk, kadın, yaşlı, sivil insanlar ölmeden, insanlığa dair umutlar daha fazla kaybolmadan bir an önce durdurulması ve kalıcı, derhal bir ateşkese zorlanması gerektiğini vurgulayan Bolat, şöyle konuştu:
"İslam dünyası, bu sefer diğer krizlerden farklı olarak, birlik ve beraberlik içinde örnek bir duruş sergilemiştir. Saldırılar başladıktan kısa bir süre sonra yapılan Arap Ligi Zirvesi'nde, martta düzenlenen Olağanüstü Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısında, 15. İslam Zirvesinde ve son olarak iki gün önce düzenlenen, D-8 Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda İslam dünyası Filistin'e desteğini net bir şekilde ortaya koymuştur. Ticaret Bakanları olarak biz de Filistin'e desteğimizi göstermeliyiz. Bu kapsamda bugün kabul edeceğimiz deklarasyonda tepkimizi net bir şekilde göstermemiz gerektiğine inanıyorum. Biz, aramızda 9,5 milyar dolarlık ticaret hacmi olmasına rağmen İsrail ile ticareti Türkiye olarak durdurduk. Bu sebeplerle elimizden geleni hep beraber yapacağız, yapmaya devam edeceğiz."
- "Son 5 yılda, İİT üye ülkeleri arasındaki ticaret oranımız yüzde 20 civarında seyrediyor"
Bakan Bolat, son dönemdeki jeopolitik gerilimlerin, uluslararası ticarette ve sanayi politikalarında artan korumacılık ve bölgeselleşme eğilimlerinin, küresel ölçekte yaşanan enflasyonist sürecin ve Merkez Bankalarının uyguladığı sıkı para politikalarının üretimi, tüketim ve yatırımları baskılaması gibi birçok uluslararası belirsizliğin ve risk faktörünün, 2023'te küresel ticarette aşağı yönlü bir baskı oluşturduğunu anlattı.
Salgının ardından görülen güçlü toparlanmanın aksine, 2023'te üretim ve ticarette belirgin bir düşüş yaşandığını, küresel büyümenin tarihsel ortalamanın oldukça altında kaldığını söyleyen Bolat konuşmasına şöyle devam etti:
"İİT üyesi ülkeler de bu düşüşten nasibini aldı. 2023'te, İİT üye ülkelerinin toplam ihracatı 2022'ye oranla yüzde 1,9 geriledi. Bu düşüş çok büyük değil ancak bizi yakından ilgilendiren çok önemli başka bir istatistik var; son 5 yılda, İİT üye ülkeleri arasındaki ticaret oranımız yüzde 20 civarında seyrediyor. Halbuki İİT 2025 Eylem Planı'nda, İİT içi ticareti yüzde 25'e çıkarmayı hedeflemiştik. Bu hedefimizi gerçekleştirmekten henüz uzak olduğumuzu üzülerek görüyorum. İİT Genel Sekreterliği yeni bir 10 yıllık eylem planı hazırlıklarını başlattı. Yeni planda, yüzde 25'in de ötesinde bir hedef belirlememiz gerektiği kanaatindeyim. Zira İİT'nin kuruluş anlaşmasında çok açık ve net bir ortak pazar hedefi var. Ancak tabii ki yüksek hedef belirlemek sadece başlangıç, bu hedefi yakalamak için somut adımlar atmamız gerekiyor."
"Ülkelerimiz arasındaki ticareti artırmak için en önemli aracımız Tercihli Ticaret Anlaşmalarıdır." diyen Bolat, şunları söyledi:
"Malumunuz İİT Üye Ülkeleri Arasında Tercihli Ticaret Sistemi, kısaca TPS-OIC, 1 Temmuz 2022 itibarıyla yani 2 yıl önce uygulamaya konuldu. Bu çok önemli ve olumlu bir adımdı ancak İİT içinde üye ülkeler arasındaki ticareti yüzde 25’in ötesine taşımak istiyorsak, sadece 13 ülkenin taraf olduğu, ürün sayısının sınırlı olduğu bir anlaşma ile bunu yapamayız. Taraf ülke sayısını artırmak en basit çözüm ancak gerçeklerle de yüzleşmek lazım. 20 yıldır yer yıl İSEDAK toplantılarında üye ülkeler, TPS-OIC Anlaşmalarına taraf olmaya davet ediliyor ve geldiğimiz nokta malumunuz. Demek ki var olan Anlaşmalar üye ülkeler için yeterince cazip değil."
- "Anlaşmanın geleceğine ilişkin istişare süreci hiçbir ülkeyi dışarıda bırakmamalı"
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, bazı üye ülkelerin gümrük birliklerinin olduğunun ve bu ülkelerin herhangi bir mal ticareti anlaşmasına sıcak bakamayacağının da unutulmaması gerektiğine dikkati çekerek gümrük birliği yükümlülüklerine halel getirmeyecek ticari alanlarda da işbirliği olanaklarını araştırmak gerektiğini dile getirdi.
Bugünkü etkinlik kapsamında 17 yıl aradan sonra TPS-OIC’in geleceğini ve olası yeni işbirliği alanlarını istişare edeceklerine dikkati çeken Bolat, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bu noktada önemli gördüğüm bir hususu vurgulamak isterim. Mademki bütün müminler kardeştir, insan kardeşini dışarıda bırakmaz, Anlaşmanın geleceğine ilişkin istişare süreci de hiçbir ülkeyi dışarıda bırakmamalı, tüm üye ülkelerin katılımına açık olmalı. Esasen biz istişare sürecindeki tartışmalara esas teşkil etmek üzere bir belge de hazırlamıştık. Bununla beraber dünkü toplantıdaki tartışmalardan üye ülkelerin konunun tüm veçheleriyle ele alınması gerektiğini anladık. Diğer taraftan ülkelerin konuya gösterdiği ilgiden de ayrıca memnuniyet duyduk. Esasen çalışmalarımızda buna fazlasıyla ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Dünkü tartışmalar çerçevesinde gelecekte çok güzel işbirlikleri oluşturacağımıza dair inancım güçlendi."
Konuşmasına İsrail'in başta Gazze'de, sonrasında Refah'ta asrın en hoyrat katliamlarından birine imza attığını anımsatarak başlayan Bolat, abluka nedeniyle zaten bir açık hava hapishanesi olan Gazze'nin devasa bir kadın ve çocuk mezarlığına çevrildiğini söyledi.
Bölgede yaşanan drama dikkati çeken Bolat, "Kuvözdeki bebekleri öldürecek, hastaneleri, ibadethaneleri, yardım malzemesi götüren kamyonları dahi bombalayacak, gıda sırası bekleyen masum sivillerin tepesine bomba yağdıracak kadar insanlıklarını kaybettiler." dedi.
İsrail yönetiminin ve ordusunun, daha fazla kan dökülmeden, daha fazla çocuk, kadın, yaşlı, sivil insanlar ölmeden, insanlığa dair umutlar daha fazla kaybolmadan bir an önce durdurulması ve kalıcı, derhal bir ateşkese zorlanması gerektiğini vurgulayan Bolat, şöyle konuştu:
"İslam dünyası, bu sefer diğer krizlerden farklı olarak, birlik ve beraberlik içinde örnek bir duruş sergilemiştir. Saldırılar başladıktan kısa bir süre sonra yapılan Arap Ligi Zirvesi'nde, martta düzenlenen Olağanüstü Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısında, 15. İslam Zirvesinde ve son olarak iki gün önce düzenlenen, D-8 Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda İslam dünyası Filistin'e desteğini net bir şekilde ortaya koymuştur. Ticaret Bakanları olarak biz de Filistin'e desteğimizi göstermeliyiz. Bu kapsamda bugün kabul edeceğimiz deklarasyonda tepkimizi net bir şekilde göstermemiz gerektiğine inanıyorum. Biz, aramızda 9,5 milyar dolarlık ticaret hacmi olmasına rağmen İsrail ile ticareti Türkiye olarak durdurduk. Bu sebeplerle elimizden geleni hep beraber yapacağız, yapmaya devam edeceğiz."
- "Son 5 yılda, İİT üye ülkeleri arasındaki ticaret oranımız yüzde 20 civarında seyrediyor"
Bakan Bolat, son dönemdeki jeopolitik gerilimlerin, uluslararası ticarette ve sanayi politikalarında artan korumacılık ve bölgeselleşme eğilimlerinin, küresel ölçekte yaşanan enflasyonist sürecin ve Merkez Bankalarının uyguladığı sıkı para politikalarının üretimi, tüketim ve yatırımları baskılaması gibi birçok uluslararası belirsizliğin ve risk faktörünün, 2023'te küresel ticarette aşağı yönlü bir baskı oluşturduğunu anlattı.
Salgının ardından görülen güçlü toparlanmanın aksine, 2023'te üretim ve ticarette belirgin bir düşüş yaşandığını, küresel büyümenin tarihsel ortalamanın oldukça altında kaldığını söyleyen Bolat konuşmasına şöyle devam etti:
"İİT üyesi ülkeler de bu düşüşten nasibini aldı. 2023'te, İİT üye ülkelerinin toplam ihracatı 2022'ye oranla yüzde 1,9 geriledi. Bu düşüş çok büyük değil ancak bizi yakından ilgilendiren çok önemli başka bir istatistik var; son 5 yılda, İİT üye ülkeleri arasındaki ticaret oranımız yüzde 20 civarında seyrediyor. Halbuki İİT 2025 Eylem Planı'nda, İİT içi ticareti yüzde 25'e çıkarmayı hedeflemiştik. Bu hedefimizi gerçekleştirmekten henüz uzak olduğumuzu üzülerek görüyorum. İİT Genel Sekreterliği yeni bir 10 yıllık eylem planı hazırlıklarını başlattı. Yeni planda, yüzde 25'in de ötesinde bir hedef belirlememiz gerektiği kanaatindeyim. Zira İİT'nin kuruluş anlaşmasında çok açık ve net bir ortak pazar hedefi var. Ancak tabii ki yüksek hedef belirlemek sadece başlangıç, bu hedefi yakalamak için somut adımlar atmamız gerekiyor."
"Ülkelerimiz arasındaki ticareti artırmak için en önemli aracımız Tercihli Ticaret Anlaşmalarıdır." diyen Bolat, şunları söyledi:
"Malumunuz İİT Üye Ülkeleri Arasında Tercihli Ticaret Sistemi, kısaca TPS-OIC, 1 Temmuz 2022 itibarıyla yani 2 yıl önce uygulamaya konuldu. Bu çok önemli ve olumlu bir adımdı ancak İİT içinde üye ülkeler arasındaki ticareti yüzde 25’in ötesine taşımak istiyorsak, sadece 13 ülkenin taraf olduğu, ürün sayısının sınırlı olduğu bir anlaşma ile bunu yapamayız. Taraf ülke sayısını artırmak en basit çözüm ancak gerçeklerle de yüzleşmek lazım. 20 yıldır yer yıl İSEDAK toplantılarında üye ülkeler, TPS-OIC Anlaşmalarına taraf olmaya davet ediliyor ve geldiğimiz nokta malumunuz. Demek ki var olan Anlaşmalar üye ülkeler için yeterince cazip değil."
- "Anlaşmanın geleceğine ilişkin istişare süreci hiçbir ülkeyi dışarıda bırakmamalı"
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, bazı üye ülkelerin gümrük birliklerinin olduğunun ve bu ülkelerin herhangi bir mal ticareti anlaşmasına sıcak bakamayacağının da unutulmaması gerektiğine dikkati çekerek gümrük birliği yükümlülüklerine halel getirmeyecek ticari alanlarda da işbirliği olanaklarını araştırmak gerektiğini dile getirdi.
Bugünkü etkinlik kapsamında 17 yıl aradan sonra TPS-OIC’in geleceğini ve olası yeni işbirliği alanlarını istişare edeceklerine dikkati çeken Bolat, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bu noktada önemli gördüğüm bir hususu vurgulamak isterim. Mademki bütün müminler kardeştir, insan kardeşini dışarıda bırakmaz, Anlaşmanın geleceğine ilişkin istişare süreci de hiçbir ülkeyi dışarıda bırakmamalı, tüm üye ülkelerin katılımına açık olmalı. Esasen biz istişare sürecindeki tartışmalara esas teşkil etmek üzere bir belge de hazırlamıştık. Bununla beraber dünkü toplantıdaki tartışmalardan üye ülkelerin konunun tüm veçheleriyle ele alınması gerektiğini anladık. Diğer taraftan ülkelerin konuya gösterdiği ilgiden de ayrıca memnuniyet duyduk. Esasen çalışmalarımızda buna fazlasıyla ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Dünkü tartışmalar çerçevesinde gelecekte çok güzel işbirlikleri oluşturacağımıza dair inancım güçlendi."