Avdagiç, bütün ülkelerde iş güvencesi açısından bazı başlıklar bulunduğunu, ancak Türkiye’de bu başlıkların daha ayrıntılı olduğunu dile getirdi. “Bu katılıkla Türk iş dünyasının rekabetçiliğinin sağlanması mümkün değil” diyen Avdagiç, “İşverenin cebinden çıkan paranın sadece yüzde 55’i çalışanın eline geçiyor. Bu konudaki düzenlemeleri gözden geçirmemiz gerekiyor. İş kanunu görüşülürken kapsayıcı bir yaklaşımla süreç yürütülmeli” şeklinde konuştu.
Rekabetçi Türkiye için iş kanununda istişare
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, iş dünyasının gündemine ilişkin gazetecilere değerlendirmelerde bulundu. Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Avdagiç, iş kanununun kümülatif olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, mesai saatlerinin kısaltılması gibi sadece bir-iki alt başlığın tek başına değerlendirilmesinin doğru olmayacağını vurguladı. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’nin, iş hayatının katılığı açısından dünyada açık ara ‘1 numara’ olduğunu, böyle bir katılığın Türk iş dünyası için sürdürülebilir olmadığını dile getiren Avdagiç, bütün ülkelerde iş güvencesi açısından bazı başlıklar bulunduğunu, ancak Türkiye’de bu başlıkların daha ayrıntılı olduğunu söyledi.
REKABETİ ZORLUYOR
Avdagiç, bu başlıkların; kıdem tazminatı, işverenin emeklilik durumunda karşı karşıya kaldığı ilave yük, işsizlik sigortası, iş güvencesi ve sendikal tazminat olduğunu kaydederek, Türkiye’nin bu 5 mekanizmanın uygulandığı tek ülke olduğunu bildirdi. Bu katılıkla Türk iş dünyasının rekabetçiliğini sağlamasının mümkün olamayacağını belirten Avdagiç, şu değerlendirmelerde bulundu: “İstihdam üzerindeki yüklerde çok aşamalı bir konu var. Kıdem tazminatı var. Her yıla 30 gün. İşveren, emeklilikle ilave bir yükle karşı karşıya. İşsizlik sigortamız var. Defakto olarak bunu da işveren ödüyor. İş güvencesi var. İşten çıkardığınız zaman 8 ay artı 4 ay işe iade tazminatı var ve sendikal tazminat var en az 12 ay. Dolayısıyla bu 5 mekanizmanın uygulandığı tek ülkeyiz. OECD ve AB ülkelerinde böyle 5’li bir yapı yok. Çalışan, ‘ben gidiyorum’ dediği zaman gidiyor, onunla ilgili işvereni koruyan hiçbir şey yok. En fazla ihbar süresi kadar bir çalışma mecburiyeti var. Dolayısıyla bu katılıkla önümüzdeki dönemde Türk iş dünyasının rekabetçiliğinin sağlanması mümkün değil. Yani istihdamın üzerinde hem kamunun yüklerini azaltması hem de bu 5 aşamalı katılığın azalması lazım.”
KAPSAYICI YAKLAŞIM GEREK
Şekib Avdagiç, aylık 100 bin lira brüt maaşlı çalışanın eline geçen oranın yüzde 55 olduğunu belirterek, “Yani işverenin cebinden çıkan paranın sadece yüzde 55’i çalışanın eline geçiyor. Bu konudaki düzenlemeleri gözden geçirmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. Kayıt dışılığın önlenmesini, çalışanların herhangi bir hak kaybı yaşamamasını ve işverenlerin daha rekabetçi olmasını konuştuklarını dile getiren Avdagiç, “Hem çalışan ve ücretler üzerindeki kamu yükünü optimize etmemiz hem de bu 5’li mekanizmayı gözden geçirmemiz lazım” dedi. Avdagiç, iş kanunu görüşülürken kapsayıcı bir yaklaşımla sürecin yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi.
ASGARİ ÜCRETE GÖRE BÜTÇE
Şekib Avdagiç, asgari ücrette ara zam beklentilerinin sorulması üzerine, asgari ücretin 1 yıllık açıklandığını, dolayısıyla bütün iş dünyasının bütçelerini buna göre yaptığını söyledi. Avdagiç, “Bizim spekülasyonlarla işimiz yok. Biz İstanbul Ticaret Odası’yız. Kamunun belirlediği bir asgari ücret var. Bunu belirlerken ortaya koyduğu bir çerçeve var. Biz ve temsil ettiğimiz şirketler, kamunun ortaya koyduğu bu çerçeveyi ve buradaki takdiri gündeme alarak bütçemizi yaptık. Devletin bununla ilgili gündeme getirdiği bir söylem var, biz bu söylemin bu sene geçerli olduğunu öngörüyoruz” diye konuştu.
ENFLASYONU HIZLI DÜŞÜRMEK TOPYEKUN KATILIMLA MÜMKÜN
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) sıkılaşma adımlarına değinen İTO Başkanı Avdagiç, “Bizim ülke olarak en kısa zamanda, etkili bir şekilde enflasyonu aşağıya çekmemiz lazım. Enflasyonu aşağıya çekeceksek; hiçbir şeye dokunmadan, hiç kimsenin konfor alanına giriş yapmadan bunu dünyada başaran hiçbir ülke yok” değerlendirmesinde bulundu.
Enflasyonu düşürmenin belli kuralları, kaideleri ve konseptleri olduğunu dile getiren Avdagiç, Türkiye’nin Orta Vadeli Program (OVP) ile enflasyonla mücadele için bir kurallar manzumesi ortaya koyduğunu, bununla ilgili 6-8 ay civarında elde edilen çıktıların, beklentiyi yüzde 100 karşılamasa da ağırlıklı olarak bu istikamette ilerlediğini söyledi.
ORTAK SORUMLULUK
Avdagiç, bundan sonraki süreçte kısır döngüye girilmemesi gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada zaman içinde tabii ki dokunuşlar yapılacak ama biz kalıcı ve hızlı bir şekilde enflasyonu düşürmek zorunda olan bir ülkeyiz. Hepimizin selameti için; iş dünyası, vatandaşlar, hükümet, uluslararası itibarımız, fiyat istikrarı açısından, daha uygun şartlarda iç ve dış borçlanmanın sağlanması açısından en öncelikli hedefimiz enflasyonu kalıcı şekilde düşürmek. Dolayısıyla bunu düşürmek için ortaya konan paketin sıhhatli çalışması konusunda hep beraber gayret göstermemiz lazım. Bu sadece iş dünyasının, ihracatçıların, ithalatçıların, kamunun yapacağı bir adımla olmaz. Topyekun, toplum olarak bunu benimsemeli, özümsemeli, içselleştirmeliyiz. Politikanın uygun bir şekilde yürütülebilmesi için 85 milyonun, çocukları çıkartırsak 65-70 milyonun ortak sorumluluğu var. Bu ortak sorumluluk içinde bunu en kısa zamanda başarabiliyor olmamız lazım.”
Son 12 aylık enflasyon ile son 12 aylık kur değişimi arasında bir korelasyon olduğunu dile getiren Avdagiç, şu anda kur ile enflasyon arasındaki ilişkinin makul bir dengede gittiğini anlattı.
KIRMIZI ET FİYATI MAKULE GELMELİ
Şekib Avdagiç, kırmızı et fiyatlarıyla ilgili süreci iyi takip etmek gerektiğinin altını çizerek, son bir yılda yem fiyatlarının yüzde 27, kırmızı et fiyatlarının ise yüzde 100’ün üzerinde arttığını, bunun rasyonel olmadığını söyledi. Bazı market zincirlerinde kırmızı et fiyatlarının Ramazan ayı boyunca sabit kalması konusundaki adımların etkili olduğunu dile getiren Avdagiç, buna karşılık kırmızı et fiyatlarının daha makul bir noktaya gelmesi gerektiğini vurguladı. Avdagiç, kırmızı ette ana girdilerde böyle bir artışı gerektirecek maliyet oluşmadığını sözlerine ekledi.
EXİMBANK KREDİLERİNDE BEKLENEN SEVİYE 40-45 MİLYAR DOLAR
İTO Başkanı Avdagiç, Eximbank’ın ihracatçılara verdiği desteğin ticaretin seyrini çok olumlu etkilediğini belirterek, ancak reeskont kredisi alan firmaların, bunu amacına uygun kullanması gerektiğini vurguladı. Reeskont kredilerinin, ihracatı daha rekabetçi hale getirecek firmalara kullandırılması gerektiğini kaydeden Avdagiç, “Daha evvelki KGF kredilerinde olduğu gibi bir kısım reeskont kredisi kullanıcıları bunu gerçek amacı dışında kullanırlarsa, bu sefer devlet reeskont kredisi kullananların tamamıyla ilgili tedbir almak zorunda kalır” açıklamasında bulundu. Beklentilerinin, Eximbank kredilerinin Türkiye’nin 2 aylık ihracatına denk gelecek seviyelere, yani 40-45 milyar dolar civarına yükseltilmesi yönünde olduğunu kaydeden Avdagiç, bunun gerçekleşmesi durumunda sürecin daha rahat yürütülebileceğini aktardı.
İTO
İTO